İktidar sürekli olarak “gerçeklere aykırı” söylemlerde bulunuyor: Önce bir “Yalan Dünya” inşa ediyor. Sonra da bu “Yalan Dünya”yı, başka tür “gerçek olmayan” söylemlerle korumaya çalışıyor. Son günlerde gündeme gelen “Meclis’te dökülen kan”, “gösteriş müptelası elitistler”, “züppe”, “o.ç.” polemiklerinin ardında, bir “Yalan Dünya” inşaatı ve gerçek dünya karşısında tutunma şansı olmayan bu “Yalan Dünya”nın korunması için başvurulan taktik ve stratejiler arasında, muhaliflerin “düşman” diye nitelenmesiyle eleştirilerin savuşturulması, “dine” ve başka “kimlik”lere başvurulması gibi yöntemlerin olduğuna dikkat edelim. Aşağıda bu “Yalan Dünya” inşaatı ve korunması konusunda iktidarın başvurduğu üç (yalan dememek için) “gerçeklere aykırı” söylem grubunu irdelemeye çalıştım.
Bu “gerçeklere aykırı söylemler” üç türlü: Birinci olarak, kendi niyetleri, yapacakları ve hedefleri hakkında “gerçek olmayan” ifadeler kullanılıyor, gerçekleştirilmeyecek konularda vaatlerde bulunuluyor, propagandalar “gerçek dışı” biçimde yapılıyor. Örneğin temel hak ve özgürlüklerin genişletileceği vaat ediliyor ama tam tersi yapılıyor. Örneğin yönetimlerinin “İleri Demokrasi” rejimi kurduğu söyleniyor ama Parlamenter Demokrasi rafa kaldırılıyor. Örneğin sorunları çözmek, ekonomiyi düzeltmek için tek kişiye yetki verilmesi isteniyor, ama yetki alan tek kişi yönetiminde, sorunlar daha da yaygın ve derin hale getiriliyor. İkinci olarak, yapılanlar, gerçekleştirilenler, yaşananlar hakkında, “gerçek olmayan” ifadeler kullanılıyor. Adeta bir “Yalan Dünya” inşa ediliyor. Örneğin, halkın gelirleri düşerken, geçim sıkıntısı herkesi perişan ederken, refahın arttığı iddia ediliyor. Örneğin, adalet kurumu siyasetin emrine alınıyor ama, yargının bağımsız olduğu öne sürülüyor. Örneğin, yasaklar artıyor ama yasakların kalktığı söyleniyor. Örneğin, yolsuzluklar yaygınlaşıyor ama, önlendikleri söyleniyor. Üçüncü olarak, kendi yaptıkları yanlışları, Demokratik Rejim karşıtlıklarını, kötülükleri, sanki muhalefet yapıyormuş gibi, muhalif parti liderleri ve mensupları suçlanıyor. Örneğin, iktidar, muhalefete, seçmene, en ağır hakaretlerde bulunuyor, küfürler ediyor, ama muhalefet siyasal terbiyeyi bozmakla itham ediliyor. Örneğin, iktidar, küçük ortak MHP’nin aşırı çizgisindeki görüşlerine ve uygulamalarına rehin olmuş durumda ama, muhalefet aşırı görüş sahibi küçük partilerin arkasında sıra olmuş gibi suçlanıyor. Örneğin, iktidar Meclis’te kaba kuvvet, şiddet uyguluyor ama muhalefete “kışkırtıcı” deniyor. Örneğin, iktidar sonradan görme hazımsız bir gösterişçilikte, inanılmaz bir israfla, halkın vicdanını rahatsız edecek bir savurganlıkla yaşıyor, fotoğraflar paylaşıyor, söylemlerde bulunuyor, ama muhalefet gösterişçilikle suçlanıyor.
Özetle iktidar kendi inşa ettiği “Yalan Dünya”yı, gerçek dünyaya karşı “gerçek olmayan” şu üç söylemle korumaya çalışıyor: 1) “Eleştirenler düşmanlarımızdır; dikkate almayın” deniliyor. 2) “Biz ne yapıyorsak, din ve Allah adına yapıyoruz, eleştirenler ‘dinsiz’ ya da ‘emperyalistlerdir’. Dikkate almayın” deniliyor. 3) “Bizim yaptığımız hiçbir yanlış ya da kötülük yoktur, iddia ettikleri bu yanlışları ve kötülükleri aslında muhalefet yapıyor” deniliyor.
İşte “Yeni Anayasa” safsatası da bu “Yalan Dünya”yı gerçek dünyaya karşı korumak için geliştirilen bir başka “gerçek olmayan” söylem kalkanı!
* Bu köşe yazısı, yapay zeka tarafından seslendirilmiştir.