Bu da oldu! İktidar, ülke topraklarının kiralanması için ilk adımı attı. 22 Ağustos Perşembe günü Resmi Gazete’de “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Olarak Kiraya Verilmesine” dair yönetmelik yayımlandı. Buna göre iki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerini bakanlık kiraya verecek, bedeli toprak sahibine aktarılacak. Bu çerçevenin içine her şey sığar. Kiralama ile başlayan satışa kadar gider. Şiddetle karşı çıktığımız, ne pahasına olursa olsun karşı çıkmaya devam edeceğimiz bu süreç bizim ürettiğimiz bir endişe değil. Bu süreç yüzyıllardır sömürgecilerin ülkesine göre uygulama yöntemleri belirlediği, görünümü değişen ama özü değişmeyen bir dayatma. Yönetmelikte kiralayacak kişinin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olması öngörülüyor ama madencilikte de olduğu gibi bunu aşmak o kadar kolay ki!
İktidar yıllar içinde çiftçiyi üretim yapamaz hale getirdi. İnatla üretimin içinde kalanları pişman etti. Şimdi de bu toprakları çok uluslu şirketlere peşkeş çekmenin adımlarını atıyor. AKP’nin değişmez geleneği şu: Bir alandaki sorunun derinleşmesini sağlamak. Bıktırıcı hale gelince, kendi “çözümünü” dayatmak. Tarım arazilerinin parçalanmışlık başta olmak üzere ciddi sorunları var. Ancak en büyük sorun üreticiyi koruyan, güçlendiren bir tarım politikasının olmaması. Özet şu: Girdilerdeki artış oranıyla, gelirdeki artış oranı arasında on kat fark var! Bu ortamda üretim yapılabilir mi? Yapılamayacağına göre AKP çözümü buldu: Toprakları kiraya vermek! Yıllar önce Nikaragua gezim sırasında karşılaşmıştım. Kahveden muza kadar bereketin fışkırdığı Nikaragua’da üretim alanlarının yüzde 95’i Amerikan Fruit Company’nindi. Bu tablo kahve, kakao, muz gibi üretim alanı olan ülkeler için de çok farklı değil. O yüzden onlara “muz cumhuriyeti” deniyor. Kenya dünyanın en çok tıbbi bitkiye sahip ülkesi. Üç bin kadar. Topraklarının tapusu onlarda ama yabancılara kiralık! Kaç yıllığına olabilir? 999. Kimine 49, kimine 999. Tutturabildiğine! Hıristiyanlık inancında kıyamet habercisi “mahşerin dört atlısı”nda beyaz at İsa’yı ötekiler açlık-kıtlığı, savaşı ve salgın hastalığı temsil eder. Dünya açlık-kıtlık tehlikesine karşı önlem ararken AKP, ülkesinin topraklarını kiraya vermek için fırsat kollayan bir emlakçı gibi. Buğday ihracatında ilk üç şöyle: Rusya, AB, Kanada! Tarım ülkesi diye bir kavram yok, koşulları ne olursa olsun, hiçbir ülke tarımı ihmal etmiyor. Japonya bile!
CHP kadrolarına gerekirse yalvarıyoruz... AKP’nin ülkeyi ne hale getirdiğini, bu politikaların nereye uzandığını millete anlatmaktan başka gündeminiz olmasın. AKP’nin ilk iktidara geldiği günlerde ve devamında “rejim tartışmaları” öne çıktı. Oysa AKP’nin gerçek anlamda açılımı şuna denk geliyordu: Azgın Kapitalizmin Partisi! AKP, uluslararası ilaç tekellerinin arayıp bulamadığı bir adımla, göreve gelir gelmez 2004’te SSK’nin ilaç fabrikalarının kapatan parti. AKP, 2013’te Bütünşehir Yasası’yla köyleri büyük ölçüde ortadan kaldırıp üretimden koparan parti. AKP, kendi üreticisini desteklemek yerine ithalatla terbiye etmek yolunu seçen parti. Zengin toprakların fakir sahipleriydik... Şimdi? Zengin toprakların kira mahkûmlarına dönüşüyoruz. Bunun devamı şudur: Zengin toprakların köle ırgatları!
Bu köşe yazısı, yapay zeka tarafından seslendirilmiştir.