Köln yürüyüşü kapsamında Bielefeld’de halk buluşmasına katılan KCDK-E Eşbaşkanı Engin Sever; “Kimse ben gitmesem sorun olmaz” dememeli. Sen olmazsan biz İmralı duvarlarını yıkamayız. Bu anlamda herkes birinci derecede görevli, sorumludur” dedi.
ANF/BIELEFELD
Almanya'nın Köln kentinde "Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm" hamlesi kapsamında 16 Kasım'da gerçekleştirilecek miting ve yürüyüşe hazırlık amacıyla Almanya'nın Bilefeld kentinde halk toplantısı gerçekleştirildi.
KCDK-E Eşbaşkanı Engin Sever’in katıldığı toplantıda güncel gelişmelere dair değerlendirmeler yapıldı. Avrupa’da yaşayan Kürtlerin bu süreçteki rolüne ilişkin konuşan Engin Sever, 16 Kasım'da Köln’de düzenlenecek eylemin Önder Apo'nun özgürlüğü için önemine vurgu yaptı.
Engin Sever, Köln yürüyüşü için hazırlıklardan sadece meclis çalışanlarının sorumlu olmadığını, herkesin birinci düzeyde sorumlu olduğunu hatırlatarak, herkesi 16 Kasım'da yapılacak eyleme katılmaya davet etti.
Uluslararası kurumların Türk devleti ile ticari ilişkileri nedeniyle Türk devletinin Kürdistan’daki savaş suçlarına sessiz kaldığını belirten Engin Sever, OPCW örneğini verdi. “OPCW neydi? Kimyasala karşı bir örgüttü ve onlarla görüşme yapmak istedik ancak cevap vermediler. Çünkü orada kullanılan kimyasallar Hollanda’da imal edilmişti. Almanya, Kanada, Avusturya ve diğer ülkeler bu kimyasalları üretip Türkiye’ye satmıştı. Bu nedenle sessiz kaldılar. Ama Kürt halkı geri adım atmadı. Mücadelesini her alanda büyüttü” dedi.
Başûrê Kürdistan’daki seçimlere de değinen Sever, “En son bu yıl hamlenin başlamasıyla birlikte Türk devleti bir cevap vermek istedi. Mart ayında Başûrê Kurdistan’a yönelik saldırılar başladı. Yok etme politikası izledi. Kimlerle ittifak yaptı? Rojava’da yenilen ve Türkiye’ye kaçan DAİŞ çeteleriyle ve ihanet çizgisinin temsilcisi Barzani ailesi ile birlikte orada özel savaş yürütmek istedi. İşte bu 6-7 aydır çok ağır saldırılar ile Başûrê Kurdistan’a saldırıyor. Tabii bu saldırılara karşı çok ciddi direnişler ve cevaplar da var. Bunların en büyüğü ise, Başûrê Kurdistan’da gördüğümüz üzere YNK gibi bazı çevreler Kürdistan seçimlerinde önemli başarılar elde etti. Bu güçler daha örgütlü olursa ileride daha büyük kazanacaktır. İhanet çizgisi ise kaybedecektir” ifadelerini kullandı.
Avrupa’daki Kürt toplumunun Kürt özgürlük mücadelesinin gelişiminde oynadığı role yurgu yapan Engin Sever, 16 Kasım Köln Deutzer Werft’te düzenlenecek yürüyüşe çağırdı.
Sever, şunları vurguladı: “Burada biz Avrupa’nın rolünü anlamalıyız. Önderlik, Avrupa için ‘5. parça’ tabirini kullanıyordu. 46 yıllık mücadelede en önemli parçalardan, güçlerden biri de Avrupa’daki toplumumuzdur. Burada Önderlik paradigması doğrultusunda kendini örgütlemek ve rol ile misyonuna uygun hareket etmek önemlidir. Ancak baktığımızda 26 yıldır Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayamamışız. Bu da bizim bir gerçekliğimizdir.
Bunu görmemiz gerekir. Peki ne yapmalıyız? Toplumsal olarak halkla birlikte olma, örgütlülük açısından komeller ile halkımız arasındaki ilişki, etkinliklere katılımda, maddi ve manevi olarak özgürlük savaşçılarını sahiplenme konularında eğer biz Önderlik paradigmasına uygun ve sistemli bir şekilde yapmazsak kazanamayız. Sonuçları da ona bağlı olarak güçlü olmaz. Bununla bağlantılı olarak 16 kasımda kitlesel bir yürüyüş ve miting olacak. 17 Şubat yürüyüşünü düzenlediğimizde yabancı gazetecilerle yaptığımız görüşmede bizlere, ‘25 yıllık süren bir tecrit var, o kadar baskı var, ama 25 yıl sonra yüz binlerce insanın Köln’de toplanıp komploya karşı sesini yükselteceğine inanamıyorduk’ diyorlardı. Ama biz gösterdik. Herkes; 90’lı yıllarda buraya gelen, burada doğup büyüyen gençler, Kürt kadınları orada çok güçlü olarak bulunuyordu. Biz o yürüyüşün bir sonucunu Rêber Apo ile görüşme gerçekleşmesinde gördük.16 Kasım yürüyüşünde çok güçlü bir katılım olursa İmralı duvarlarını yıkabiliriz. Kimse “zamanım yok, katılmıyorum, ben gitmesem sorun olmaz” dememeli; KCDK-E olarak söylüyoruz: sen olmasan bu devrim olmaz! Sen olmasan biz İmralı duvarlarını yıkamayız. Bu anlamda herkes birinci derecede görevli, sorumludur. Bu sadece genel meclisin, kadın meclisinin işi değildir; bu tüm yurtsever, onurlu, vicdan sahibi olanların birinci derecen görevidir. Rêber Apo’nun özgürlüğü için 16 Kasımda Köln’de eğer biz orada net olursak, orayı sallarsak 17-18 Kasım’da çok önemli bir cevap alırız.